Hazırlayan: Deniz Erden
1999 Teksas doğumlu grup Shearwater, Sub-Pop etiketli 9. stüdyo albümü Jet Plane and Oxbow ile hikayesini oluşturmak üzere raflarda yerini almış bulunmakta. Onların da belirttiği gibi; oldukça iddialı ve kendini yoğunluğa kaptırabildiğin türden bir albüm bu.
Şu ana kadarki albümlerinde indie rock sahalarında bulunup, yalınlığa önem vermiş grubun son uzun albümü Animal Joy’u 2012’de dinlemiş, 2013’te ise cover albümüyle kulakları doldurmayan bir albümle karşı karşıya kalmıştık. Açık ara hep 2008 yılında çıkardıkları Rook albümleri aralarından sıyrılıp öne çıkıyordu.
Bu albümlerinde ise üçlüye yeni bir isim eşlik ediyor. The Virgin Suicides, Lost in Translation, The Bling Ring ve 30 Days of Night gibi filmlerin müziğini yapmış ve aynı zamanda perküsyonist olan Brian Reitzell ile müzikte sinematik bir dokunuş olduğu hissediliyor. Her ne kadar armonik yapılanmada keskin değişimler olmasa da eski albümlerini anımsatmıyor, bunun nedeni ise; alt yapıdaki elektronik öğeler. Albümün yapısında baştan sona bir bütünlük var.
Bunların dışında albümün ruhunda bir Amerika protestosuyla karşı karşıyayız. Grubun solisti Jonathan Meiburg, ülkesinin onun bir parçası olduğu gerçeğinin her ne kadar kaçınılmaz olduğunu söylese de, sevgi ve nefretin sık sık birbiriyle çatıştığını ve biraz da “yalnız değilsin” mesajı vermek istediğini belirtiyor. Bu başkaldırının yansımasını adını Graham Greene‘in The Quite American adlı romanından alan Quite Americans, Pale Kings, Glass Bones ve oldukça sakin havası fakat çarpıcı sözleriyle Only Child gibi parçalarda oldukça net görüyoruz. Bunlara istinaden, en çok başa sarılıp dinlenilen Backchannels, kullanılan materyallerin etkisiyle yaratılan bir gizemin içinde kaybolduğunuz Filaments, kapanış itirafı niteliğinde Stray Light at Clouds Hill ile dertlerini anlatmışlar.